Ege Ajans

Ege Üniversitesi haber ajansı

Prof. Dr. Köse, “Otizm, her 36 çocuktan birinde görülüyor”

Dünya Otizm Farkındalık Günü

Prof. Dr. Köse, “Otizm, her 36 çocuktan birinde görülüyor”

Çağatay Yiğit Akkaya – İlayda Şahin

 Gözdenur Sönmez – Aziz Gün

Dünya Otizm Farkındalık Günü, insanların otizm konusunda bilinç kazanması sağlayan özel günler arasında yer alıyor. Otizmli bireylerin, günlük yaşantılarının kolaylaştırılması ve sosyal hayatta daha etkin bir role sahip olmaları için Ege Üniversitesi Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi bu alanda önemli çalışmalar yürütüyor. Ege Üniversitesi Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Doç. Dr. Nilay Kayhan ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Ege Üniversitesi Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sezen Köse “Dünya Otizm Farkındalık Günü” ile ilgili bilgiler verdi.

Otizmin tanımıyla alakalı bilgi veren Prof. Dr. Sezen Köse ‘Otizm, nöro gelişimsel aksaklıklardan, farklılıklardan kaynaklı; sosyal etkileşim ve iletişim zorlukları, davranışsal farklılıklar, takıntılı ilgi alanları ve duyusal hassasiyetlerdir” dedi. Çocukluk döneminde erken teşhisin önemini vurgulayan Prof. Dr. Köse “Otizm belirtileri; yaş ve zihinsel kapasiteye göre değişiklik gösterir. Bu belirtilerden ilk fark edilenler göz temasındaki ve adına seslenince yanıt vermedeki yetersizliklerdir. Yine ortak dikkat eksikliği, işaret etmeme, sevinçlerini ve ilgilerini paylaşmadaki yetersizlikler de erken dönemde kendini göstermektedir. Aynı zamanda sosyal etkileşim ve karşılıklı iletişimin eksikliği, dil-konuşma becerilerinde yetersizlik, gecikme ve farklılıklar, uyku sorunları, beslenme güçlükleri, yeniliklere açık olmama, değişimlere uyum sağlama güçlükleri, yaşıtları ile iletişim kuramama, yaşına uygun olmayan düzeyde yoğun, kısıtlı ve takıntılı ilgi alanları diğer belirtiler arasında gösterilebilir. Otizmli olguların yüzde 35-40 kadarında zihinsel yetersizlik bulunurken yaklaşık yüzde 60 olgunun zihinsel düzeyi normal sınırlardadır. Yani sanılanın aksine otistik her bireyde zihinsel yetersizlik yoktur. Özellikle çocukluk döneminde bu belirtilerin fark edilmesi ve çocuğun erkenden özel eğitime yönlendirilmesi gerekir. Bu noktada en önemli nokta otizm şüphesi duyulduğu an çocuk ve ergen psikiyatristi tarafından muayene edilip değerlendirilmesidir. Özellikle literatürde yapılan çalışmalar gösteriyor ki annelerin çocuklarında bir farklılık olduğu yönündeki sezgileri çoğunlukla haklı çıkmakta. Bu nedenle çocuğunun psikolojik ve sosyal gelişimsel süreci ile ilgili endişesi olan her annenin sesine kulak vermek ve ayrıntılı değerlendirmeler yapmak çok önemli” dedi.

Ege Üniversitesi otizmli bireylerin yanında oluyor

Otizm farkındalığının önemine dikkat çeken Prof. Dr. Köse, “Otizm belirtileri zaman içerisinde farklı şekillerde kendini gösterebilir. Sosyal etkileşimde zorlanan otistik bireyler özellikle oyun ve okul çağında akran zorbalığına maruz kalıyor. Bazı otizmli bireyler çoğu zaman akademik başarı elde etmiş de olsalar, sosyal yaşam ve istihdam elde etme konusunda zorluklar yaşamaktadırlar. Bu nedenlerle otizm farkındalığının çok küçük yaşlarda toplumca benimsenmesi otistik bireylerin ve ailelerinin en büyük destekçisi olacaktır. Yapılan son çalışmalara göre otizmin her otuz altı çocuktan birinde görüldüğü, yani her ilkokul sınıfında bir otistik çocuk olabileceğini söyleyebiliriz. Özellikle Ege Üniversitesi Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde özel eğitime ihtiyacı olan, konuşma zorlukları çeken, üstün yetenekli öğrencilere alanında uzmanlaşmış öğretmenlerle hem otistik bireylere hem de ailelerine uygun bir ortam sağlama amacıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi

“Erken tanı sonrası bütüncül bir bakış açısı uygulanmalı”

Ege Üniversitesi Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Doç. Dr. Nilay Kayhan ise, “Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) olan çocukların erken dönemden itibaren eğitimlerine yönelik sistematik, destekleyici ve kapsayıcı öğrenme ortamlarının oluşturulması esastır. Bu süreçte farklı disiplinlerden uzmanların aile ve çocuğa yönelik koordineli bir biçimde planlama yapmaları; ayrıca izleme çalışmalarına yer vermeleri, hizmetlerin sürdürülebilir olması gerekmektedir. Bütüncül biçimde eğitim, sağlık, sosyal hizmetlerin erişilebilir olması; ailelere yönelik katılımcı planlamalara yer verilmesi gerekmektedir. Bir diğer önemli faktör erken çocukluk süreci dahil eğitim ortamlarında bireyi temel alan planlamaların nitelik göstergeleridir. Bu nedenle evrensel tasarıma dayalı uygulamalar ile öğretimsel uyarlamalar öne çıkmaktadır. Kapsayıcı yaklaşımların başarıya ulaşmasında ise en önemli faktör, uygulamalarda etkili müdahalelere, kanıta dayalı uygulamalara yer verilerek, izleme değerlendirme çalışmalarının benimsenmesidir. Otizm Spektrum Bozukluğu tanısı olan çocukların erken dönem iletişim, dil, sosyal becerilerinin desteklenmesi gelişimsel bütünlük açısından önemli görülmektedir” diye konuştu.

“Hak temelli bir eğitim felsefesi benimsenmeli”

Doç. Dr. Kayhan, “Bireylerin okul öncesi dâhil olmak üzere okul çağında eğitime tam erişimleri sağlanmalı, bireysel ve grup özel eğitim hizmetlerinden yararlanmalarına dönük düzenlemeler yapılarak, izlenmelidir. Öğretimlerinden sorumlu öğretmenlerin etkili öğretim planlamalarına, kanıta dayalı uygulamalara yer vermeleri gerekmektedir. Öğretmenlerin OSB hakkındaki bilgi, becerileri yetkinlikleri önemli olup; bilimsel dayanaklı ve kanıt temelli uygulama becerilerinin geliştirilmesi, süreçte aile ile iş birliği sağlanması gerekmektedir. OSB olan öğrencilerin eğitiminde tanıdan müdahaleye yönelik bir perspektif çizilerek, kanıta dayalı uygulamalara yer verilmeli, sınıf içi ve sınıf dışı ortamlarda toplumsal yaşama tam katılımları desteklenmelidir. Eğitim sağlık, sosyal hizmet, istihdam ve toplumsal yaşama tam katılımları için yasal düzenlemeler, izleme değerlendirme verileri temel alınmalıdır. Sonuç olarak her çocuğun nitelikli eğitim hakkının bireysel gelişimsel farklılıklarına göre koordine edildiği, yasal dayanakların öncelendiği ve hak temelli bir eğitim felsefesinin benimsendiği kapsayıcı yaklaşımlar; erken çocukluk ve okul öncesinden itibaren OSB’li çocukların en temel insan hakkıdır” dedi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir